• Türkçe
  • English
  • Facebook
  • Twitter
  • Instagram
ARA
"Türkiye Bu Zorlu Süreci de Aşacaktır!"
16 Ağustos 2018 Perşembe

 

Manisa Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Sadık Özkasap, Türkiye Ekonomisi’ne yönelik gerçekleştirilen finansal saldırıya ilişkin yapmış olduğu değerlendirmede, artan döviz kurlarının getirdiği zorlu koşullara ve artan maliyetlere rağmen İş Dünyası’nın üretim yapma, yeni yatırımlar gerçekleştirme ve istihdam yaratma şevkini koruduğunu dile getiren Başkan Özkasap, bu inanç yaşadıkça Türkiye’nin bu ekonomik savaş süreçlerinden de başarıyla geçeceğini ifade etti.
 
Manisa Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Sadık Özkasap, değerlendirmesinde şu ifadelere yer verdi:
 
-“Amerika’da sürpriz bir şekilde Başkan seçilen Donald Trump’ın Global dengeleri zorlayıcı ve ölçüsüz bir programla gündemde yer alabileceğini 2017 yılı başında dile getirmiştik. Önceki sorunlarımızı saymazsak bunun Ülkemizi ciddi olarak ilgilendiren kısmı da; Rahip Brunson sorunu ile yeniden ateşlenen, dostluğa ve müttefiklik ilişkilerine sığmayan gelişmelerdir. Trump’ın hukuk ve diplomasiye ilişkin konuları çarpıtarak, Türk Lirası’nın değeri üzerinden ekonomimizi olumsuz etkilemeyi hedefleyen ve Ülkemizi yaptırımlarla baskı altına alma amacını güden girişimlerine boyun eğmemiz ve Türk İnsanın yaşananları kabul etmesi asla söz konusu olamaz…
 
Kaldı ki Türkiye’nin hem Bölgesindeki, hem de Global Ekonomideki vazgeçilmez yerini ve önemini sağduyuyla gören başta Almanya ve AB Ülkeleri olmak üzere pek çok Ülke ve Ekonomi Çevreleri de, “Türkiye’ye Karşı Ekonomik Savaş” olarak adlandırılan ve benzerini daha önce yaşamadığımız bu yeni spekülatif süreçte, Türkiye’ye destek olmuştur.
 
* Uluslararası Finans Piyasalarında tahminleriyle yakından tanınan İsviçreli ünlü yatırımcı Marc Faber’in, Türkiye'nin yeni iş birlikleri konusunda seçenekleri bulunduğunu belirterek, “Türk varlıklarına yatırım yapma zamanı” demesi, * Katar Emirinin Türkiye’ye 15 milyar dolar yatırım paketini hızlıca hayata geçireceklerini ifade etmesi, * Hazine ve Maliye Bakanlığından edinilen bilgilere göre Bakanımız Sayın Albayrak’ın Global Yatırımcılarla yaptığı ve 750 ile 1000 kişi aralığında öngörülen telekonferanslı görüşmeye kat ve kat fazla kayıt alınması da, her türlü saldırıya rağmen Ülkemize ve Ülkemizin potansiyeline duyulan güvenin göstergesi olmuştur.
 
ABD Yönetiminin tutumuna karşı, ABD’nin kendi içerisindeki fikir ayrılığına son örnek ise; Washington'da bulunan Uluslararası Finans Enstitüsü’nün yayınladığı "Ekonomik Görüşler: Türkiye'nin Bilanço Dengesi Görünümü" başlıklı raporda, "Türk Lirası şu anda adil değer tahminimizin önemli derecede altında." ifadesine yer verilmiş olmasıdır.
 
Şimdi kendi içimizdeki tutuma dönecek olursak;
Öncelikle, sermaye kontrolleri ve döviz hesaplarında kısıtlama yapılacağı şeklinde yorumlarla bilgi kirliliği yaratılması, ister üretim ister tüketim amaçlı olsun mal arzının bekletilmesi ve benzeri, Milli Ekonomi ve Birlik Ruhuna aykırı, piyasalarımızın normalleştirilmesi çabalarına zarar verici eylemleri asla kabul etmiyoruz. Kısa sürede alınmaya devam edilecek önlemlerle, bu gibi niyetlerin de zaten zemin bulamayacağına inanıyoruz.
 
Çünkü; Sayın Cumhurbaşkanı’mızın “Her hal ve şartta serbest piyasa prensipleri içinde hareket edileceğini”, Sayın Hazine ve Maliye Bakanımız’ın da “Döviz hesapları üzerinde kesinlikle bir kısıtlama getirilmeyeceği” yönünde tam zamanında yaptıkları açıklamalar, finansal saldırının kontrol altına alınmasında çok etkili olmuştur. Merkez Bankası, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ve Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) yaptıkları açıklamalar da dolar kurunu 6,00-TL bandı ve altına tekrar getirmiştir. MB gereken müdahaleyi yapmış, BDDK Bankaların yurtdışıyla yaptıkları SWAP işlemlerinin hacmini daraltma gibi bazı tedbirleri almıştır. Vatandaşlarımız da Milli Şuur ve Özveriyle dövizlerini Türk Lirası’na çevirerek alınan tedbirlere destek olma seferberliğini göstermiştir. İş Dünyamız ise faaliyetlerine özgüven, ciddiyet ve kararlılıkla devam etmiştir.
 
Bu yaşadığımız süreç bizi Milli anlamda kendimize getirecektir. Kenetlenip, birbirimizi dinlemeyi başarırsak, yeni fikirlerimizi paylaşırsak, bu süreçten ekonomi anlayışımızı yeniden yapılandırarak ve daha güçlü olarak çıkabiliriz. Bugüne kadar izlenen ekonomi uygulamalarında bazı yanlışlıklar yapılmış olabilir ancak gün birlik olma günü, her zamankinden daha fazla üretme ve kenetlenme günüdür.
 
Yeni süreçte;
Artık itibara ve israfa dayanan tüketim yerine, ihtiyaca yönelik alımlar yapalım. Faydalı yatırımlar için para biriktirelim. Kâr maksimizasyonu için ölçüsüz rekabet yerine, kâr optimizasyonu yapıp Türk Malı Kalitesi ve Türk Markası odağında hep beraber kazanalım. Neyi neden, neyle, nasıl, kimin için ürettiğimizi planlarken en nihayetinde Ülkemiz için çalıştığımızın daha fazla farkında olalım. İthalatı sadece mecbur olduklarımızla sınırlandıralım. Kendi kendimize yeterlilik ve ihracata yönelik bir üretim ve endüstri modeli kuralım… Cari açığı azaltacak, katma değeri yüksek ürün ve teknoloji geliştirme projelerini destekleyelim. Tam anlamıyla yerli ve yenilenebilir enerjiye dayalı bir ekonomi kuralım. Bu ekonomi modeli zor olabilir ama mümkün…
 
Sıkı para politikasını destekleyecek tasarruf tedbirlerini içeren maliye politikası, reel sektörümüzün üretim ve istihdam kapasitesinin korunması ve enflasyonun kalıcı olarak düşürülmesi dahil Hükümetimizin açıkladığı ve açıklayacağı önlemler ve ekonomik program hedeflerinin başarısı için İş Dünyası da azimle destek olma kararlılığını sürdürecektir. Türkiye ekonomisinin temelleri sağlamdır ve Türkiye bu ekonomik savaşı da kazanacaktır.”