• Türkçe
  • English
  • Facebook
  • Twitter
  • Instagram
ARA
YENİ DÖNEMDE ÜRETİM VE FİNANSMAN KAYNAKLARIMIZI DAHA VERİMLİ KULLANMALIYIZ!
YENİ DÖNEMDE  ÜRETİM VE FİNANSMAN KAYNAKLARIMIZI  DAHA VERİMLİ KULLANMALIYIZ!05 Temmuz 2021 Pazartesi

 

Manisa Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Sadık Özkasap, Dünya ve Türkiye gündeminde yerini alan salgın sonrası yeni dönem, ekonomide 2021 yılı performansı ve yılın ikinci yarısından beklenenler ile ilgili değerlendirmede bulundu.

Yaşanan en zor şartlarda dahi Türk Özel Sektörünün çalışma süreçlerini ayakta tutma direnci ve becerisini gösterdiğini belirten Özkasap, Yerel ve Ulusal ölçekte gösterilen çabanın yeniden büyük hedeflere dönüşmesi için ise öncelikle üretim gücü ve piyasa canlılığını koruyacak, kur-faiz-enflasyon denkleminde sağlanması gereken istikrarın önemine dikkat çekti.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nde Başkan M.Rifat Hisarcıklıoğlu’nun evsahipliğinde, T.C. Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın katılımlarıyla geçtiğimiz hafta içi gerçekleşen,  İş Dünyası’nın karşılaştığı sorunlar ve çözüm önerilerine ilişkin TOBB Ticaret ve Sanayi Odaları, TOBB Ticaret Borsaları, TOBB Ticaret Odaları, TOBB Sanayi Odaları, ve TOBB Deniz Ticaret Odaları’nın görüş ve tespitlerinin aktarıldığı “TOBB Müşterek Konsey Toplantısı”nda öne çıkan konulara da değinen Özkasap değerlendirmesinde şunları ifade etti:

- “Güncel yurt içi ve yurt dışı gelişmelere bir bütün olarak baktığımızda, salgın sonrası dönemin artık çok yakında olduğunu düşünmek mümkün. Hız kazandırılan aşı uygulamaları ile Ülkemizde sağlanacak toplumsal bağışıklık ve insani kayıplarımızın son bulacağı döneme sayılı günler kaldığına olan inancı, Sağlık Çalışanlarımızın tükenmek bilmeyen gayretleri ve Vatandaşlarımızın yoğun randevu talepleri de destekliyor. Umarız ki en kısa sürede covid-19 hayatımızı olumsuz etkileyen bir kriz olmaktan çıkar ve geleceğe yönelik hedeflerimiz için tam güçle çalışmaya devam ederiz.

Tüm Dünya ile birlikte Ülkemiz de salgın sürecinin getirdiği hayati ve ekonomik zorluklarla mücadele etti. Önemli Kayıplar yaşadık. Ancak; Toplumsal davranış ve ekonomik faaliyetler bakımından artık belirgin bir adaptasyon, zorluklara rağmen özellikle imalat sanayi, tarıma dayalı üretim ve ihracatta ekonomimizi rahatlatan çeşitli başarılar da sağladık. Şimdi; Yaklaşan yeni döneme odaklanmalıyız. Yeni dönemde Bizleri; *Sağlık risklerine karşı küresel iş birliğinin önemli aktörlerinden biri olma, *Çin’in yükselen gücüne karşılık yeniden şekillendirilmek istenen ticaret sisteminde, sahip olduğumuz avantajlarımızı kaybetmeden konum alma, *Mevcut üretim ve tüketim yapısından kaynaklanan iklim değişikliği ile mücadelede hem kaynaklarımızı hem de küresel hassasiyette imajımızı koruma gibi dışında kalamayacağımız fakat ciddi dönüşüm ve finansman gerektiren hedefler de bekliyor.

Peki, Biz bu döneme nasıl giriyoruz diye sorarsak; Aslında, düşük rezervler, dış finansman ihtiyacı, yüksek dolarizasyon, yüksek kur, faiz ve enflasyon gibi birikmiş sorunlarla, iç ve dış etkenlere karşı duyarlı bir Türkiye Ekonomisi ile giriyoruz.  Ne var ki; Aynı zamanda Üreticilerimizin ve üretileni ekonomik değere dönüştüren Özel Sektörümüzün gayretleri sayesinde, açıklanan son verilere göre koşullar ne kadar zor olursa olsun umut verici ve çalışma azmimizi artıran tablolara da ulaşabiliyoruz.

T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın açıklamalarına göre ilk çeyrekteki yüzde 7’lik büyümenin yüzde 30’unu imalat sanayi tek başına sırtladı. Yatırım harcamalarının da büyümeye katkı sağladığı görüldü. Kademeli Normalleşme etapları ile rahatlayacak Hizmet Sektörlerinin, onlara girdi sağlayan Üretim-İmalat Sektörlerinin ve Tarıma Dayalı Yeni Hasat Sezonlarının da devreye girmesiyle, moral verici yüksek büyüme rakamlarının, henüz açıklanmayan 2. Çeyrek ve yılın devamındaki diğer Çeyreklerde de tekrarlanacağı tahmin ediliyor.

Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin, Genel Ticaret Sistemi (GTS) kayıtlarıyla yaptığı açıklamaya göre ise; Haziran ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 47 artış ve 19 milyar 773 milyon dolar tutarıyla Cumhuriyet tarihin en yüksek aylık ihracat rakamına ulaşılmış oldu. İkinci çeyrekte yüzde 70 artışla 55 milyar 38 milyon dolar, yılın ilk yarısında yüzde 40 artışla 104 milyar 982 milyon dolar ve son 12 ayda 199 milyar 567 milyon dolar seviyeleri görüldü. Bu da tüm zamanların en iyisi demek!

Manisa da ilk 6 ayda gerçekleştirdiği ve ortalama %15’ini tarıma dayalı sektörlerimizin sağladı 2 milyar 597 milyon dolar tutarındaki ihracat ile Ülkemizin en çok döviz girdisine ihtiyaç duyduğu dönem olan 2021’in sonunda, tarihinin en yüksek yıllık ihracat rakamına ve artış oranına ulaşacağının sinyalini veriyor. Ticaret Borsalarımızda kayda geçen tarıma dayalı iç ticaret hacmindeki ortalama %30 artışla da Manisa, yurt içi piyasalarımıza 10 milyar TL’nin üzerinde bir döngü sağlarken, Manisa’da kayda geçmese dahi Ülkemiz Genelindeki İmalatçı-İhracatçı İşletmelere de ayrıca girdi ürün ve katma değer kaynağı oluşturuyor.

Bir diğer olumlu tablo da; TOBB bünyesinde telekonferans yöntemiyle gerçekleştirilen, Tüm İlçelerimizle birlikte Manisa İli Oda ve Borsaları olarak İlimizi temsilen katıldığımız istişare toplantılarıyla, Ankara’ya ulaştırılan tespitlerin üretimi ve istihdam piyasasını destekleyici kararlar olarak Hükümetimizde karşılığını bulması. Kamu-Özel Sektör işbirliğinde hayata geçirilen, vergi ve sosyal güvenlik primi ödemelerindeki ertelemeler, KDV ve kira stopajlarındaki indirimler, kısa çalışma ödeneği gibi uygulamalar da son 6 ayın sonuçlarında etkili olan faktörlerden bazıları.

Ancak; Üretim ve ticaret süreçlerinde işler bir süre daha kolay olmayacak. T.C. Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Lütfi Elvan’ın katılımlarıyla gerçekleşen toplantıya aktardıklarımızdan da bahsedecek olursak; Ülkemizin ihtiyacı, tüm yurt içi ve yurt dışı tedarik, üretim, lojistik ve pazarlama süreçlerinde fiyat istikrarıdır. Üretim gücü ve piyasa canlılığının korunması için Haziran ayında tekrar artış gösteren enflasyonla mücadelede İkincil Veri Seti olarak adlandırılan yani piyasalarda hissedileni ifade eden rakamlar da dikkate alınmalıdır. Diğer bir zorluk da uygun koşullarda finansmana erişim. İşletmelerimiz için, Yüksek enflasyonun bir sonucu olarak içeride TL cinsinden borçlanma maliyetleri de yüksek seviyelerde.

İmalatçı-İhracatçı Sanayimiz ise; Ham madde ve emtia fiyatlarının hem Dünya genelinde hem de yüksek kur nedeniyle yurt içinde arttığı son dönemde, diğer üretim maliyetleri de dikkate alındığında, yurt dışı alıcılara fiyat vermekte zorlanma veya pazarlarını rakip ülke üreticilerine kaptırma ikilemi ile mücadele ediyor.

Dolayısıyla; İthal ya da kura endeksli hammadde, ara mal, yardımcı malzeme girdisi ile üretim yapan sektörlerimizin katlandıkları maliyetler ve risklere karşılık, Merkez Bankamızın uygulamadaki bağımsızlığına atıfla açıklanan denge politikalarındaki kararlılık ve TL/Fiyat istikrarı ilişkisi ihmal edilmemeli. Finansman, istihdam, vergi sistemi desteklerine ve yatırım ortamının iyileştirilmesi uygulamalarına devam edilmeli. Faaliyete devam edebilmek için finansmana erişim maliyetinin çok yüksek olduğu bu dönemde İşletmelerin birikmiş KDV iadeleri en kısa sürede ödenmeli.

Sonuç olarak;

Dış borçlanmaya gerek olmadan, döviz rezervi artışı sağlanması, TL’nin değerinin korunması ve cari fazlalı bir büyüme tablosuna ulaşılmasının en iyi yolu; Dışa Bağımlılığı Azaltan Yerli ve İhracatçı Üretim Sektörlerimizin sürdürülebilir iç ve dış rekabet gücüne sahip olmasının, yatırım ve faaliyetlerini öngörülebilir piyasa koşullarında gerçekleştirebilmelerinin sağlanmasıdır. Bu nedenle yurt içi üretim, tasarruf ve finansman kaynaklarımızın doğru amaçlarla kullanılması da en önemli önceliklerimiz arasında olmalı, KGF kefaleti, çeşitli Kalkınma Destekleri ve Yapılandırmalar her zamankinden daha dikkatli kullanılmalıdır.

Hazine ve Maliye Bakanımızın açıklamalarında yer alan; *Düşük enflasyon, kur istikrarı ve bunlara bağlı fiyat istikrarı  *Kaliteli ve istikrarlı bir büyüme, *Büyümenin sürdürülebilirliği ve kapsayıcılığı, *Cari açığın kontrol altına alınması, *Doğru yer ve doğru işte, rekabet gücümüzü artıracak yatırımların, tasarlanacak yeni KGF ve Eximbank mekanizmalarıyla desteklenmesi gibi ekonomi politikası önceliklerinin, kısa vadeli kazanımlar uğruna vazgeçilmeyecek ortak tespitler olarak ifade edilmiş olması da destekleyici uygulamaların devamı ile istenilen ekonomi ortamına ulaşılabileceğine olan inancımızı arttırmıştır.

Bizler de istişareyi ve sahanın taleplerini esas alan Ekonomi Yönetimimize ve katkı sağlayan Tüm Kurum ve Kuruluşlarımıza teşekkür ediyoruz. Manisa da; Çeşit ve ölçek bakımından sahip olduğu geniş Üretici ve Sanayici potansiyeliyle, hem iç pazara hizmet verebilen hem de ihracat pazarlarına ulaşabilen deneyimli Özel Sektör Yapısıyla, ilgili Kamu Kurumlarımızın da sağladığı yapıcı uygulama destekleriyle, hedeflenen gelişmelere yine en iyi katkı örneklerini vermeye devam edecektir.”